Ekim ayının o tatlı serinliği, antrenmanlar için harika bir atmosfer sunuyor. Ancak bu mevsim geçişi, vücudumuzun en çok zorlandığı, bağışıklık sistemimizin gardını düşürmeye en müsait olduğu dönemlerden biridir. Bir sporcu için gribe veya soğuk algınlığına yakalanmak, sadece birkaç gün yatmak değil; aynı zamanda kaçırılan antrenmanlar, kaybedilen kondisyon ve hedeflerden uzaklaşmak anlamına gelir...

Sonbahar hedefleri belirlendi ve spor salonuna dönüş yapıldı. Ancak bireysel antrenman programınız bir süre sonra tekdüze gelmeye başladıysa veya o ilk günkü motivasyonunuzu korumakta zorlanıyorsanız, ihtiyacınız olan şey belki de bir enerji enjeksiyonudur. İşte bu enerjinin en saf hali, grup derslerinin birleştirici gücünde saklı!Müziğin ritmi, eğitmenin yönlendirmesi ve yanınızdaki insanların ortak enerjisi... Grup dersleri, sporu bir görev olmaktan çıkarıp, günün en çok beklenen, en eğlenceli...

Günümüzün hızlı temposunda, çoğumuz zamanımızı dört duvar arasında, ekran ışıklarına bakarak geçiriyoruz. Spor salonları harika birer seçenek olsa da, zihinsel bir "reset" atmak, omuzlarınızdaki yükü hafifletmek ve gerçek bir yenilenme hissetmek için bazen tek ihtiyacımız olan şey doğanın kendisidir.Bir parkta koşmak, bir ormanda yürüyüş yapmak veya denize karşı yoga yapmak, sadece vücudunuzu çalıştırmakla kalmaz; aynı zamanda ruhunuzu da besler. Bilim, "yeşil egzersiz" (green exercise) olarak d...

Koşuyorsunuz, terliyorsunuz ve kilometreleri geride bırakıyorsunuz. Peki, koşarken gereğinden fazla enerji harcadığınızı veya her antrenman sonrası dizlerinizde ya da belinizde hafif sızılar hissettiğinizi fark ettiniz mi? Koşu, sadece ne kadar hızlı veya ne kadar uzağa gittiğinizle ilgili değildir; aynı zamanda bunu ne kadar verimli yaptığınızla ilgilidir.Verimli koşmak; daha az eforla daha uzun mesafeler katetmek, sakatlık riskini en aza indirmek ve koşu eyleminin kendisinden daha fazla keyif...