Bir asır önce, Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük uğrunda verdiği kurtuluş mücadelesi sonrasında, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün öncülüğünde kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yıl dönümünü coşkuyla kutluyoruz.
Bu özel gün, bizlere ne kadar ileriye geldiğimizi, neler başardığımızı ve geleceğe dair hayallerimizi hatırlatıyor. Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesini oluşturan "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" ilkesi, Türkiye'nin dünya sahnesinde barışın, huzurun ve karşılıklı anlayışın öncüsü olma amacını yansıtmaktadır.
Bir Asrın Öyküsü
100 yıl, bir milletin tarihinde kısa bir zaman dilimi gibi görünebilir; ancak bu zaman dilimi içerisinde Türkiye, hem kendi sınırları içerisinde hem de uluslararası alanda büyük değişimler, reformlar ve başarılara imza attı. Demokrasinin temelini atan, eğitimde, sanatta, bilimde ve teknolojide devrimler gerçekleştiren bir cumhuriyet, yükselen ve yenilikçi bir Türkiye yarattı.
Yurtta Sulh
Atatürk'ün "En büyük zafer silahsız kazanılır" sözü, barışın önemini ve değerini vurgulayan bir özdeyiştir. Yurt içinde barış ve huzur, ekonomik kalkınma, sosyal adalet ve bireysel özgürlüklerin temelidir. Bir asır boyunca, Türkiye, bu ilkeyi savunarak birçok zorluk ve engeli aşmayı başardı.
Cihanda Sulh
Uluslararası arenada ise Türkiye, barışın ve diyalogun öncüsü oldu. Komşu ülkelerle olan ilişkilerinde, global sorunlarda ve uluslararası platformlarda "Cihanda Sulh" ilkesini benimseyerek, birçok krizin çözümüne katkıda bulundu.
Geleceğe Dair
Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlarken, bir yandan geçmişteki başarılara ve deneyimlere saygı duyarken, diğer yandan da geleceğe dair hayaller kuruyoruz. Yeni nesiller, Atatürk'ün izinde, bu değerli mirası koruyarak ve geliştirerek, Türkiye'yi daha aydınlık yarınlara taşıyacaktır.
Sonuç olarak, Cumhuriyetimizin 100. yılı, sadece bir tarihî dönüm noktası değil, aynı zamanda geleceğe dair umutlarımızı, hayallerimizi ve hedeflerimizi yeniden şekillendirdiğimiz bir başlangıçtır. Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlu olsun!
